Her fırsatta “vatan, millet, bayrak” diyerek meydanları inleten, sosyal medyada coşkulu cümleler paylaşan bir kitle var. Sözleri yüksek, ama vicdanları sessiz. Çünkü o çok sevdiklerini söyledikleri devlete en büyük zararı yine onlar veriyor. Sözde vatanseverlik artık bu toprakların en tehlikeli çelişkisi hâline geldi.
Ben bu devleti gerçekten seviyorum. Çünkü devlet, sadece bir kurum değil; halkın emeğini, adaletini ve geleceğini temsil eder. Bayrağımızı seviyorum. Çünkü o bayrak, yalnızca bir sembol değil; tarihimizin, bağımsızlık mücadelemizin ve ortak umudumuzun taşıyıcısıdır. Ama gerçek sevgi, nutukla değil, davranışla ölçülür.
Ne yazık ki, bazıları bu değerli kavramları sadece birer araç olarak kullanıyor. Dillerinde "millet", ama eylemlerinde sadece kendi çıkarları var. Kamu kaynaklarını hoyratça harcayan, yetimini görmezden gelen, halkın vergisiyle zenginleşenler; hangi yüzle bu milleti temsil ettiğini sanıyor?
Vatan sevgisi; dürüstlükle, hesap verebilirlikle, adaletle ölçülür. Bir öğretmen işini hakkıyla yapıyorsa, bir memur rüşvete kapısını kapatıyorsa, bir esnaf terazisini doğru tartıyorsa, işte orada gerçek bir vatanseverlik vardır.
Ama şu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor:
Artık bu değerleri sloganlarla değil, sorumlulukla sahiplenmenin zamanı geldi. Sadece seçim dönemlerinde, milli bayramlarda ya da kameralar önünde vatansever kesilenlerin maskeleri düşmeli. Çünkü vatan sevgisi, gösterişle değil, vicdanla olur.
Bu millet, sadece coşkulu konuşanlara değil; sessizce görevini hakkıyla yapanlara güvenmek istiyor. Bayrak; yalnızca bir bez parçası değil, ona yakışır bir ahlakın da yüküdür.
Artık ayrım yapma zamanı:
Gerçekten bu ülkenin iyiliğini isteyenlerle, bu ülkenin değerleri üzerinden kendine menfaat devşirenleri birbirinden ayırmalıyız. Zira vatan; gösterişle değil, dürüstlükle sevilir.