Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Ersoy Hastanesi
Ömer ŞAHİN
Köşe Yazarı
Ömer ŞAHİN
 

İstanbul'u Göstermelik Teşkilatla Yönetemezsiniz!

Sayın AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, İstanbul teşkilatlarına şöyle bir uzaktan değil, içerden, sahadan, gerçeklerden bakın. Gördüğünüz tablo ne? Diri bir yapı mı? Heyecanlı bir kadro mu? Dava bilinciyle çalışan bir teşkilat mı? Cevap açık: Hayır. İlçelerin çoğu sadece tabelada var. Adı var, sesi yok. Varlığıyla yokluğu arasında fark kalmamış. Herkes kendi dünyasında, kendi işinde gücünde. Mahalle başkanından ilçe başkanına kadar zincir neredeyse kopmuş. Teşkilat denen yapının içi boşalmış. Bazı ilçelerde yöneticiler, kendi dükkanını, kendi ticaretini AK Parti'den daha çok önemsiyor. Birçoğu, “Ben kimseye karışmam, bana ne derlerse onu yaparım, görevim belli, fazlası sorumluluk getirmesin” diyerek köşesine çekilmiş. Yani özetle: Dava yok. Heyecan yok. Saha zaten yok. Ama fotoğraf çok, protokol çok, temsiliyet bol. Mahallelerde üç-beş kişinin zorla toparlandığı, bazen sırf liste dolsun diye yazılmış, kimsenin yüzünü görmediği yöneticilerle bu şehir yönetilemez. Soruyorum size: Böyle bir yapıdan hangi siyasi başarı çıkar? Bu yapıyla İstanbul gibi dev bir metropol nasıl yönetilecek? Seçim kaybedildiğinde fatura hep halka kesiliyor. “Oylar bölündü.” “Kararsız seçmen etkiledi.” “Genel hava böyleydi.” Peki hiç dönüp de şunu soruyor musunuz: Bu teşkilatlar ne yaptı? Nerede durdu? Ne üretti? Sahada kaç saat kaldı? Hangi gönüle dokundu? Kusura bakmayın, ama sosyal medya story'si atmakla siyaset yapılmaz. Bir programda fotoğraf verip, sonra kahvede çay içip günü tamamlamakla dava yürütülmez. Makam koltuğunda oturup, “İl ne derse onu yaparım” diyen yönetici, o makamda bir saniye bile durmamalı. Siyaset pasif memuriyet değildir; aksine inisiyatif, vizyon ve cesaret işidir. Bakın İstanbul gibi bir şehirde siyaset yapan bir teşkilat, sadece görünür olmakla kalmamalı, halkın zihninde ve gönlünde iz bırakmalı. Yıllardır İstanbul sokaklarında konuşulan şey şu: “AK Parti teşkilatları artık halktan kopuk.” Bu lafı muhalefet değil, halk söylüyor. Bunu duymamak, inkâr etmek, siyasî körlüktür. Bu böyle gitmez. Öz eleştiri olmadan, teşkilat içi dürüst bir muhasebe yapılmadan, İstanbul yeniden kazanılamaz. Çünkü bu şehir; numarayla, şovla, panayır siyasetiyle yönetilmez. Bu şehir akıl ister, yürek ister, sokakta ter ister. Şimdi soruyorum size: İstanbul’un 39 ilçesinde gerçekten diri kaç teşkilat var? Hangi ilçe haftada kaç gün sokağa iniyor? Hangi yönetici halkın dertleriyle ilgileniyor, hangi mahalle başkanı sabah pazarına, akşam kahvehaneye uğruyor? Cevap çok açık: Çok az. Ve siz bu hâlâ sanki her şey yolundaymış gibi davranarak, olanı örtbas edemezsiniz. Bu teşkilat yapısıyla İstanbul’u tekrar almak bir hayal. İstediğiniz kadar genel merkezden destek gelsin, sahada karşılığı olmayan kadrolarla seçim kazanılmaz. Çünkü unutmayın: Seçim sandıkta kazanılmaz. Sandık, sadece son noktadır. Seçim sokakta kazanılır. Evde, pazarda, okulda, kahvede, durakta kazanılır. Ve o sokağa inmemiş bir teşkilat, ne kadar yukarıdan emir alırsa alsın, hiçbir şey kazanamaz. Yani açıkça söyleyelim: Siz İstanbul'u, kendini “karışmam, işime bakarım” diyen yöneticilerle değil; sahada ter döken, gönül yapan, geceyi gündüze katan adamlarla yönetebilirsiniz. Yoksa 2024 bir fragmansa, 2029’da vizyon filmi gelir. Ve bu sefer “neden kaybettik” diye soracak yüzünüz bile kalmaz. Uyarıldınız. Selametle Allaha Emanet Olun
Ekleme Tarihi: 28 Temmuz 2025 -Pazartesi

İstanbul'u Göstermelik Teşkilatla Yönetemezsiniz!

Sayın AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir,

İstanbul teşkilatlarına şöyle bir uzaktan değil, içerden, sahadan, gerçeklerden bakın. Gördüğünüz tablo ne? Diri bir yapı mı? Heyecanlı bir kadro mu? Dava bilinciyle çalışan bir teşkilat mı?

Cevap açık: Hayır.

İlçelerin çoğu sadece tabelada var. Adı var, sesi yok. Varlığıyla yokluğu arasında fark kalmamış. Herkes kendi dünyasında, kendi işinde gücünde.

Mahalle başkanından ilçe başkanına kadar zincir neredeyse kopmuş. Teşkilat denen yapının içi boşalmış.
Bazı ilçelerde yöneticiler, kendi dükkanını, kendi ticaretini AK Parti'den daha çok önemsiyor.
Birçoğu, “Ben kimseye karışmam, bana ne derlerse onu yaparım, görevim belli, fazlası sorumluluk getirmesin” diyerek köşesine çekilmiş.
Yani özetle: Dava yok. Heyecan yok. Saha zaten yok. Ama fotoğraf çok, protokol çok, temsiliyet bol.

Mahallelerde üç-beş kişinin zorla toparlandığı, bazen sırf liste dolsun diye yazılmış, kimsenin yüzünü görmediği yöneticilerle bu şehir yönetilemez.
Soruyorum size: Böyle bir yapıdan hangi siyasi başarı çıkar? Bu yapıyla İstanbul gibi dev bir metropol nasıl yönetilecek?

Seçim kaybedildiğinde fatura hep halka kesiliyor.
“Oylar bölündü.”
“Kararsız seçmen etkiledi.”
“Genel hava böyleydi.”
Peki hiç dönüp de şunu soruyor musunuz:

Bu teşkilatlar ne yaptı? Nerede durdu? Ne üretti? Sahada kaç saat kaldı? Hangi gönüle dokundu?

Kusura bakmayın, ama sosyal medya story'si atmakla siyaset yapılmaz.
Bir programda fotoğraf verip, sonra kahvede çay içip günü tamamlamakla dava yürütülmez.
Makam koltuğunda oturup, “İl ne derse onu yaparım” diyen yönetici, o makamda bir saniye bile durmamalı.
Siyaset pasif memuriyet değildir; aksine inisiyatif, vizyon ve cesaret işidir.

Bakın İstanbul gibi bir şehirde siyaset yapan bir teşkilat, sadece görünür olmakla kalmamalı, halkın zihninde ve gönlünde iz bırakmalı.
Yıllardır İstanbul sokaklarında konuşulan şey şu:
“AK Parti teşkilatları artık halktan kopuk.”
Bu lafı muhalefet değil, halk söylüyor. Bunu duymamak, inkâr etmek, siyasî körlüktür.

Bu böyle gitmez.

Öz eleştiri olmadan, teşkilat içi dürüst bir muhasebe yapılmadan, İstanbul yeniden kazanılamaz.
Çünkü bu şehir; numarayla, şovla, panayır siyasetiyle yönetilmez.
Bu şehir akıl ister, yürek ister, sokakta ter ister.

Şimdi soruyorum size:

  • İstanbul’un 39 ilçesinde gerçekten diri kaç teşkilat var?

  • Hangi ilçe haftada kaç gün sokağa iniyor?

  • Hangi yönetici halkın dertleriyle ilgileniyor, hangi mahalle başkanı sabah pazarına, akşam kahvehaneye uğruyor?

Cevap çok açık: Çok az.

Ve siz bu hâlâ sanki her şey yolundaymış gibi davranarak, olanı örtbas edemezsiniz.
Bu teşkilat yapısıyla İstanbul’u tekrar almak bir hayal.
İstediğiniz kadar genel merkezden destek gelsin, sahada karşılığı olmayan kadrolarla seçim kazanılmaz.

Çünkü unutmayın:

Seçim sandıkta kazanılmaz. Sandık, sadece son noktadır.
Seçim sokakta kazanılır. Evde, pazarda, okulda, kahvede, durakta kazanılır.
Ve o sokağa inmemiş bir teşkilat, ne kadar yukarıdan emir alırsa alsın, hiçbir şey kazanamaz.

Yani açıkça söyleyelim:

Siz İstanbul'u, kendini “karışmam, işime bakarım” diyen yöneticilerle değil; sahada ter döken, gönül yapan, geceyi gündüze katan adamlarla yönetebilirsiniz.

Yoksa 2024 bir fragmansa, 2029’da vizyon filmi gelir.

Ve bu sefer “neden kaybettik” diye soracak yüzünüz bile kalmaz.

Uyarıldınız.

Selametle

Allaha Emanet Olun

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve oncememleket.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yaşar Kaygusuz
(28.07.2025 22:08 - #166)
Ömer bey kardeşim çok doğru ben 1988 den beri sn cumhurbaşkanımızın yanındayım Refah fazilet ak Parti mahalle başkanlığı yaptım yıllarımı verdim mahallemi iyi biliyordum kimin ne derdi sıkıntısı varsa yardımcı oluyordum her akşam mahalle yönetiminde olan sırasıyla ben işin başında olmak şartıyla sırasıyla sokakları geziyorduk kaldığım yerden ertesi günü devam ediyordum çalışmayı biz böyle yapıyorduk şimdiki mahalle başkanımı bırakın mahallelinin tanımasını oturduğu apartmandakileri tanımıyor böyle oluncada başarı tabikide olmaz davasına inanmış o kadar arkadaşlar varki amma onların hepsi kıyıda köşede kaldılar işi bilmeyen iş yapmayan kişileri mahalle başkanı yaptılar o yüzden başarılı olamıyorlar seçimi mahalle başkanı ve yönetimiyle çalışınca kazanılır yoksa secim gelincede sandıkta kaybettik kazandık bahanesine kimse sığınmasın tarlada izi olanın hasat zamanı gelince harmanda yüzü tabiki güler mahallesinde iz bırakmayanlar seçimde her zaman başarısız olacaklardır kısacası mahalle ilçe il ve genel merkez önce içinde dava adamlarını iyi bilecek seçecekler ondan sonrada görün bakın 1994 ve 2002 ruhu geri gelecektir benim görüşümde böyle.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve oncememleket.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.