Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Ersoy Hastanesi
Ömer ŞAHİN
Köşe Yazarı
Ömer ŞAHİN
 

Bir Oda, Bir Ranza, Bir Hayat: Sorular Karanlıkta Kaldığında

Geçtiğimiz cuma günü Ankara Yenimahalle’de, Türkiye’nin önemli savunma kuruluşlarından HAVELSAN’da görevli 32 yaşındaki bir siber güvenlik uzmanı, R.K., yaşadığı evde odasında ranzaya asılı şekilde bulundu. Haberi okurken duraksayan herkesin aklından benzer cümleler geçti: Nasıl yani? Neden? Ne oldu? R.K.’nın cansız bedenini bulan kuzeni M.Z.B.’nin ilk tepkisi, “Belki yaşıyordur” diyerek onu indirmek olmuş. Bu tepkinin içinde bir akrabalık bağından çok daha fazlası gizli: Umut, şok, anlam verememe. Olayın ardından yapılan ilk açıklamalarda R.K.’nın ekonomik, psikolojik ya da sağlık açısından bilinen bir sorununun olmadığı belirtildi. İşini iyi yaptığı, uzmanlık alanında saygın biri olduğu da ifade edildi. Peki o zaman neden böyle bir son? Bir Değil, İki Değil: Benzer Olaylar Tesadüf Mü? Birkaç ay önce, ROKETSAN’da benzer bir olay yaşandı. Yine savunma sanayii, yine bir uzman, yine bir ölüm. Bu iki örnek yan yana gelince aklımıza düşen soru şu oluyor: Bu tür vakalar neden özellikle kritik görevlerde çalışan kişiler arasında yaşanıyor? Belki tamamen tesadüftür. Belki her olay kendi içinde izole, kişisel bir trajedidir. Ama yine de şu sorulmalı: Bu uzmanlar ne yaşıyor, ne hissediyor, neyle baş etmeye çalışıyor? İntihar Denince Konu Kapanmamalı Bu ülkede bir kişi yaşamına son verdiğinde konu çoğu zaman birkaç cümleyle kapatılıyor: "İntihar etti. Ailevi problemleri vardı. Psikolojik destek alıyordu ya da almıyordu." Ama artık bu cümleler yetmiyor. Çünkü her intiharın ardında sadece bir kişinin değil, bir çevrenin, bir yapının, bir yaşam biçiminin izi var. Özellikle toplumun en eğitimli, en nitelikli bireylerinden biri hayatını kaybedince, sadece bireyi değil, çevresini de anlamaya çalışmalıyız. R.K. bir siber güvenlik uzmanıydı. Yani işi gereği sistem açıklarını bulur, önlemler geliştirir, riskleri azaltırdı. Kendi hayatındaki riskleri neden azaltamadı? Bu soruyu sormak kimseyi suçlamak değil, sadece insanca merak etmektir. Sorgulamak Suç Değil, Görevdir Kimseyi suçlamadan, kimseye parmak uzatmadan da bazı soruları sorabiliriz: Bu kişiler neden yalnız hissediyor olabilir? Yoğun iş ortamlarında psikolojik destek yeterince var mı? Kritik görevlerde çalışan personelin hayat dengesi yeterince gözetiliyor mu? Bu soruların cevabı, sadece kurumlar için değil, toplum olarak bizler için de önem taşıyor. Çünkü bu ölümler sadece bir aileyi değil, hepimizi ilgilendiriyor. Bir Kayıp Daha Yaşanmadan... Bugün R.K.’nın ardından konuşuyoruz. Yarın bir başkası için belki yine aynı cümleler kurulacak. Ama hâlâ bir çözüm konuşulmayacaksa, işte o zaman gerçekten kaybetmiş olacağız. Bu nedenle artık mesele “ne oldu”dan çok “bir daha olmasın” meselesidir. Bazı soruların cevabı hemen verilmeyebilir. Ama o soruları sormaktan vazgeçersek, zamanla duygularımızı, vicdanımızı ve belki de insanlığımızı yitiririz. R.K.’nın anısına saygıyla... ( Tam ismi Bende yazılı)
Ekleme Tarihi: 18 May 2025 - Sunday

Bir Oda, Bir Ranza, Bir Hayat: Sorular Karanlıkta Kaldığında

Geçtiğimiz cuma günü Ankara Yenimahalle’de, Türkiye’nin önemli savunma kuruluşlarından HAVELSAN’da görevli 32 yaşındaki bir siber güvenlik uzmanı, R.K., yaşadığı evde odasında ranzaya asılı şekilde bulundu. Haberi okurken duraksayan herkesin aklından benzer cümleler geçti:

Nasıl yani? Neden? Ne oldu?

R.K.’nın cansız bedenini bulan kuzeni M.Z.B.’nin ilk tepkisi, “Belki yaşıyordur” diyerek onu indirmek olmuş. Bu tepkinin içinde bir akrabalık bağından çok daha fazlası gizli: Umut, şok, anlam verememe.

Olayın ardından yapılan ilk açıklamalarda R.K.’nın ekonomik, psikolojik ya da sağlık açısından bilinen bir sorununun olmadığı belirtildi. İşini iyi yaptığı, uzmanlık alanında saygın biri olduğu da ifade edildi. Peki o zaman neden böyle bir son?

Bir Değil, İki Değil: Benzer Olaylar Tesadüf Mü?

Birkaç ay önce, ROKETSAN’da benzer bir olay yaşandı. Yine savunma sanayii, yine bir uzman, yine bir ölüm. Bu iki örnek yan yana gelince aklımıza düşen soru şu oluyor:
Bu tür vakalar neden özellikle kritik görevlerde çalışan kişiler arasında yaşanıyor?

Belki tamamen tesadüftür. Belki her olay kendi içinde izole, kişisel bir trajedidir. Ama yine de şu sorulmalı: Bu uzmanlar ne yaşıyor, ne hissediyor, neyle baş etmeye çalışıyor?

İntihar Denince Konu Kapanmamalı

Bu ülkede bir kişi yaşamına son verdiğinde konu çoğu zaman birkaç cümleyle kapatılıyor: "İntihar etti. Ailevi problemleri vardı. Psikolojik destek alıyordu ya da almıyordu."
Ama artık bu cümleler yetmiyor. Çünkü her intiharın ardında sadece bir kişinin değil, bir çevrenin, bir yapının, bir yaşam biçiminin izi var. Özellikle toplumun en eğitimli, en nitelikli bireylerinden biri hayatını kaybedince, sadece bireyi değil, çevresini de anlamaya çalışmalıyız.

R.K. bir siber güvenlik uzmanıydı. Yani işi gereği sistem açıklarını bulur, önlemler geliştirir, riskleri azaltırdı. Kendi hayatındaki riskleri neden azaltamadı? Bu soruyu sormak kimseyi suçlamak değil, sadece insanca merak etmektir.

Sorgulamak Suç Değil, Görevdir

Kimseyi suçlamadan, kimseye parmak uzatmadan da bazı soruları sorabiliriz:

Bu kişiler neden yalnız hissediyor olabilir?

Yoğun iş ortamlarında psikolojik destek yeterince var mı?

Kritik görevlerde çalışan personelin hayat dengesi yeterince gözetiliyor mu?

Bu soruların cevabı, sadece kurumlar için değil, toplum olarak bizler için de önem taşıyor. Çünkü bu ölümler sadece bir aileyi değil, hepimizi ilgilendiriyor.

Bir Kayıp Daha Yaşanmadan...

Bugün R.K.’nın ardından konuşuyoruz. Yarın bir başkası için belki yine aynı cümleler kurulacak. Ama hâlâ bir çözüm konuşulmayacaksa, işte o zaman gerçekten kaybetmiş olacağız.

Bu nedenle artık mesele “ne oldu”dan çok “bir daha olmasın” meselesidir.

Bazı soruların cevabı hemen verilmeyebilir. Ama o soruları sormaktan vazgeçersek, zamanla duygularımızı, vicdanımızı ve belki de insanlığımızı yitiririz.

R.K.’nın anısına saygıyla...

( Tam ismi Bende yazılı)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve oncememleket.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.