Türkiye’de milyonlarca emekli açlık sınırının altında maaşlarla yaşam mücadelesi verirken, iktidarın tercihleri tartışma yaratıyor. 2023’te çalışan memurlara verilen 8.077 TL seyyanen zam, yaklaşık 2,1 milyon kişiye nefes aldırdı. Bu düzenlemenin aylık maliyeti 17 milyar TL, yıllık yükü ise 204 milyar TL oldu. Bugüne kadar (Temmuz 2023 – Aralık 2025) bütçeden çıkan toplam tutar yarım trilyon TLyi buldu.
Şimdi ise TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen yeni düzenleme ile üst düzey yöneticilere, müfettişlere ve uzmanlara 30.000 TL seyyanen zam öngörülüyor. Bu düzenlemeden yalnızca 30 bin kişi yararlanacak. Aylık maliyet 900 milyon TL, yıllık yük ise 10,8 milyar TL.
Peki emekliler? Türkiye’de 16,1 milyon emekli var. Onların maaşları enflasyon karşısında erirken, bugüne kadar tek bir seyyanen zam bile yapılmadı. Eğer tüm emeklilere 8.077 TL verilseydi, aylık maliyet 130 milyar TL, yıllık yük 1,56 trilyon TL olacaktı. Sadece memur emeklilerine verilseydi bile yıllık maliyet 262 milyar TL olacaktı.
İktidar ise “bütçede para yok” diyerek emeklileri dışarıda bırakıyor. Ancak aynı bütçeden küçük bir gruba milyarlarca liralık kaynak ayrılması kamu vicdanında büyük tepki topluyor.
Emekliler, “Biz yıllarca çalıştık, ülkeye hizmet ettik. Şimdi en çok bizim korunmamız gerekirken neden görmezden geliniyoruz?” diyerek ses yükseltiyor. Sendikalar ve muhalefet partileri de iktidarı, emeklileri korumak yerine ayrıcalıklı grupları ödüllendirmekle suçluyor.
Uzmanlar, geniş kitleleri oluşturan emeklilerin yaşam standartlarının korunmasının sosyal barış açısından kritik olduğunu vurguluyor. “Bütçe bahane edilerek emekliler dışarıda bırakılırken, üst düzey yöneticilere ayrıcalıklı zam verilmesi kabul edilemez” yorumları öne çıkıyor.
Sonuç olarak, iktidarın tercihleri açık: Emeklilere yok, ayrıcalıklı gruplara var. Bu tablo, ekonomik krizin yükünü kimin sırtlandığını ve kimin korunduğunu net biçimde ortaya koyuyor.


