Toplumların çürümesi, çoğu zaman sessizce başlar. Bir köşede düzenlenen uyuşturucu partileri, başka bir köşede kadınların birer “meze” gibi görülmesi, ekranlarda ise gerçeğin yerine parlatılmış yalanların sunulması… İşte bu tablo, kokuşmuş bir düzenin en net fotoğrafıdır.
Bugün televizyon ve sinema dünyasında sıkça karşılaştığımız “parıltılı hayat” görüntüleri, aslında toplumun gözünü boyayan bir sis perdesinden ibaret. Gerçekler çarpıtılıyor, yozlaşma normalleştiriliyor. Oysa bu düzenin en büyük mağdurları, gençler ve kadınlar.
Medyanın Çarpıttığı Gerçekler
-
Magazin programlarında uyuşturucuya bulaşmış ünlüler “özgür ruhlar” gibi sunuluyor.
-
Sinema ve dizilerde kadınlar çoğu zaman bir obje, bir eğlence unsuru olarak gösteriliyor.
-
Gerçek sorunlar yerine sahte gündemler pompalanıyor.
Bu tablo, toplumun değerlerini aşındırıyor. İnsanlar, özellikle gençler, bu çarpık düzeni “normal” sanmaya başlıyor.
Yolsuz İşadamları ve Çirkef Dünyası
İşini doğru yapanları tenzih ederim. Ancak birçoğu, “Vatanım ve milletim için ölürüm” sloganlarını ağızlarında sakız ederken, gerçekte kurumların içinden yolsuzluklarla zenginleşiyor. Kazandıkları serveti ise biraz önce saydığımız çirkef dünyada, çirkefçe harcıyorlar.
Bu yolsuz, suratsız insanların etrafında ise toplum, adeta ceket iliklemeye mecbur bırakılıyor. Onların kirli düzeni, sadece kendi çevresini değil, bütün toplumsal yapıyı zehirliyor. Böylece yozlaşma, bir zincirleme reaksiyon gibi her yere yayılıyor.
Yargının Temizleme Görevi
Yargı, sadece suçluları cezalandırmakla değil, aynı zamanda toplumsal düzeni yeniden inşa etmekle yükümlüdür.
-
Uyuşturucu partilerini organize edenler en ağır şekilde cezalandırılmalı.
-
Kadınların sömürülmesine göz yuman yapılar dağıtılmalı.
-
Yolsuz işadamlarının kirli servetleri sorgulanmalı ve toplumun yararına dönüştürülmeli.
-
Medyada gerçeği çarpıtan içeriklere karşı denetim mekanizmaları güçlendirilmeli.
-
Bazı ülkelerde yolsuz işadamlarının kamuya açık şekilde yargılanması, topluma güven vermiştir.
-
Kadınların korunmasına yönelik sert yasalar, toplumsal dönüşümün en önemli adımlarından biri olmuştur.
-
Medya denetim kurumlarının aktif çalıştığı ülkelerde, toplumun yozlaşmaya karşı daha dirençli olduğu görülmektedir.
Temiz Toplum İçin
Temiz toplum, sadece yargının değil, bireylerin de sorumluluğudur. Her birey, bu düzenin bir parçası olmayı reddetmeli.
-
Gençler, uyuşturucuya karşı bilinçlendirilmeli.
-
Kadınların onuru korunmalı, sömürüye karşı ses yükseltilmeli.
-
Yolsuz işadamlarının kirli düzenine karşı toplumsal bilinç oluşturulmalı.
-
Medya, gerçeği çarpıtmak yerine toplumu bilinçlendirmeyi görev edinmeli.
Kokuşmuş düzenin karşısında sessiz kalmak, aslında ona ortak olmaktır. Yargının temizleme görevi, toplumun yeniden ayağa kalkması için şarttır. Ancak bu mücadele, sadece mahkeme salonlarında değil, iş dünyasında, evlerde, okullarda ve ekranlarda da verilmelidir.


