Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Ersoy Hastanesi
Av.Şuayip İçli
Köşe Yazarı
Av.Şuayip İçli
 

Her İşin Başı Samimiyet..

İçte yaşanan samimiyet, genellikle sözcüklerde ifadesini bulur ve dışa vurulur. Samimiyet, sözcüklerin dışında hal ile de olur. O yüzden halden anlamak gerekir. Samimiyet, sözle hem ifade edilir ve hem de bağlanır. Kişilerden sözlerine bağlı kalmaları beklenir ve istenir. Bizim toplumumuzda, samimiyetin en baştaki ifadesi, bir işe başlamadan evvel Allah’ı anmaktır. Ondan sonra da ona uygun gayrettir. Böyle varsayılır ve kabul edilir. Bu varsayım ve kabul, hüsnüniyetin bir işareti olduğu kadar, aldanmanın da bir başlangıcı olabilir. Dikkatli ve basiretli davranılmaması halinde, salt sözcüklere bağlılık, kişileri ve toplumları madden ve manen zarara ve hatta hezimete uğratabilir.  Samimiyet; dürüstlük, çalışkanlık, azimlilik, sebat, sabır, gibi tüm bu güzel huy ve alışkanlıkları içinde barındırır. Bütün bu özellikler, bizi ahlaklı olmaya ve davranmaya götürür. Ahlakı olmayanın, ticari ahlakı, mesleki ahlakı, sanat ahlakı, basın ahlakı, siyasi ahlakı da olmaz. Ahlaklı olan; ya olduğu gibi görünür, ya da göründüğü gibi olur. Böyle olabilmek, en zor işlerdendir. Başta kul olmak gerekir. Kulluk, şartsız ve sebepsiz teslimiyeti gerektirir. Yani, menfaat şartı ve akla ve mantığa uygun sebep aranmaz. Kimilerinin oruç tutmaya özendirmek için, sağlık yönünden faydalarını anlattıkları gibi şart ve gerekçe beklenmez. Samimiyet, samimi olanlara sürpriz yaşatmaz, şaşkınlığa düşürmez.  Samimi olan güvenilirdir. Kendisi güven verir, kendisine güven duyulur.  Emanete ehildir. Emaneti, kendinden olandan daha çok korur ve kollar. Samimiyetin din, mezhep, ırk ayrımı gibi tarafı olmaz. Bu yüzdendir ki, Hz. Peygamber Efendimiz, Peygamberlik kendisine vahyedilmeden evvel, Mekke’de şehrül emin sıfatını kazanmıştır ve “o söylüyorsa doğru söylüyordur” ifadesi ile ilk Müslümanlar sorgusuz ve sualsiz İslamı tercih etmişlerdir. Diğer taraftan, Allahın sevgili kulu ilk Müslümanları Habeşistan Kralına aynı duygu ve inanç ile emanet etmiştir. Toplumsal ve siyasal örgütlenmeler içinde kendisine görev verilen kişiler, samimi addolunurlar. Bu çeşit örgütlerin içinde yer alan kişiler, önce kendilerine, sonra da yol arkadaşlarına karşı samimi olmalıdırlar. Öncelikle, yola çıktıklarını yolda bulduklarına tercih etmemelidirler. Yani, önce kendi içinde, sonra örgüt içinde samimi olmalıdırlar. Samimi olmayan yapılanmada, güç birliği, akıl birliği ve ruh birliği olmaz. Birlik olmayan yerde, dirlik olmaz. Samimiyet olmayan yerde inandırıcılık, bağlılık ve bağlayıcılık, tutuculuk (çimento) da olmaz.  İlişkiler, geçicici, yapay ve menfaate dayalı olur. İletişim kurulamaz, iletişimin olmadığı yerde bolluk değil sorun bol olur. Samimi olmayanı Allah da sevmez, kul da sevmez. Allah’ın sevmemesinin yanında kulun ki ne ki? Samimiyetin en açık ve net ifadesi, “dil ile ikrar, kalp ile tasdik”tir. Kalbin tasdik etmediğini dil istediği kadar söylesin, inandırıcılık olmaz ve gerçekleşmez. Bu nedendir ki, bu cümleden olanlar, Allah’ın en sevmedikleridir. Allah’ın sevgisinden mahrum olanlardan olmamak duası dileği ve samimiyetle…  
Ekleme Tarihi: 02 Haziran 2018 - Cumartesi

Her İşin Başı Samimiyet..

İçte yaşanan samimiyet, genellikle sözcüklerde ifadesini bulur ve dışa vurulur. Samimiyet, sözcüklerin dışında hal ile de olur. O yüzden halden anlamak gerekir. Samimiyet, sözle hem ifade edilir ve hem de bağlanır. Kişilerden sözlerine bağlı kalmaları beklenir ve istenir. Bizim toplumumuzda, samimiyetin en baştaki ifadesi, bir işe başlamadan evvel Allah’ı anmaktır. Ondan sonra da ona uygun gayrettir. Böyle varsayılır ve kabul edilir. Bu varsayım ve kabul, hüsnüniyetin bir işareti olduğu kadar, aldanmanın da bir başlangıcı olabilir. Dikkatli ve basiretli davranılmaması halinde, salt sözcüklere bağlılık, kişileri ve toplumları madden ve manen zarara ve hatta hezimete uğratabilir.

 Samimiyet; dürüstlük, çalışkanlık, azimlilik, sebat, sabır, gibi tüm bu güzel huy ve alışkanlıkları içinde barındırır. Bütün bu özellikler, bizi ahlaklı olmaya ve davranmaya götürür. Ahlakı olmayanın, ticari ahlakı, mesleki ahlakı, sanat ahlakı, basın ahlakı, siyasi ahlakı da olmaz. Ahlaklı olan; ya olduğu gibi görünür, ya da göründüğü gibi olur. Böyle olabilmek, en zor işlerdendir. Başta kul olmak gerekir. Kulluk, şartsız ve sebepsiz teslimiyeti gerektirir. Yani, menfaat şartı ve akla ve mantığa uygun sebep aranmaz. Kimilerinin oruç tutmaya özendirmek için, sağlık yönünden faydalarını anlattıkları gibi şart ve gerekçe beklenmez. Samimiyet, samimi olanlara sürpriz yaşatmaz, şaşkınlığa düşürmez.

 Samimi olan güvenilirdir. Kendisi güven verir, kendisine güven duyulur.  Emanete ehildir. Emaneti, kendinden olandan daha çok korur ve kollar. Samimiyetin din, mezhep, ırk ayrımı gibi tarafı olmaz. Bu yüzdendir ki, Hz. Peygamber Efendimiz, Peygamberlik kendisine vahyedilmeden evvel, Mekke’de şehrül emin sıfatını kazanmıştır ve “o söylüyorsa doğru söylüyordur” ifadesi ile ilk Müslümanlar sorgusuz ve sualsiz İslamı tercih etmişlerdir. Diğer taraftan, Allahın sevgili kulu ilk Müslümanları Habeşistan Kralına aynı duygu ve inanç ile emanet etmiştir.

Toplumsal ve siyasal örgütlenmeler içinde kendisine görev verilen kişiler, samimi addolunurlar. Bu çeşit örgütlerin içinde yer alan kişiler, önce kendilerine, sonra da yol arkadaşlarına karşı samimi olmalıdırlar. Öncelikle, yola çıktıklarını yolda bulduklarına tercih etmemelidirler. Yani, önce kendi içinde, sonra örgüt içinde samimi olmalıdırlar. Samimi olmayan yapılanmada, güç birliği, akıl birliği ve ruh birliği olmaz. Birlik olmayan yerde, dirlik olmaz.

Samimiyet olmayan yerde inandırıcılık, bağlılık ve bağlayıcılık, tutuculuk (çimento) da olmaz.  İlişkiler, geçicici, yapay ve menfaate dayalı olur. İletişim kurulamaz, iletişimin olmadığı yerde bolluk değil sorun bol olur.

Samimi olmayanı Allah da sevmez, kul da sevmez. Allah’ın sevmemesinin yanında kulun ki ne ki? Samimiyetin en açık ve net ifadesi, “dil ile ikrar, kalp ile tasdik”tir. Kalbin tasdik etmediğini dil istediği kadar söylesin, inandırıcılık olmaz ve gerçekleşmez. Bu nedendir ki, bu cümleden olanlar, Allah’ın en sevmedikleridir. Allah’ın sevgisinden mahrum olanlardan olmamak duası dileği ve samimiyetle…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve oncememleket.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.